AK Parti sözcüsü Ömer Çelik, son dönemlerde artan İslam düşmanlığına dikkat çektiği açıklamalarında, bu olgunun sosyal ve kültürel alanda yarattığı derin yaralara işaret etti. Çelik, İslamofobi’nin sadece Müslüman bireyler üzerinde değil, toplumların genelinde özgürlükler ve insan hakları üzerinde de olumsuz etkiler yarattığını vurguladı. Bu durum, günümüz dünyasında hoşgörüsüzlüğün, ayrımcılığın ve yönetimlerin toplumlar üzerindeki baskılarının artmasına sebep oluyor.
Ömer Çelik, yaptığı açıklamalarda İslam düşmanlığının yalnızca bir inanç grubuna karşı değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olan İslami değerlere karşı bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Bu olgunun hızla artmasının temel sebeplerini ise küresel siyasetteki kutuplaşmalar, medyada yer alan yanıltıcı haberler ve aşırı sağcı grupların propaganda faaliyetleri olarak sıraladı. Medya, özellikle sosyal medyanın etkisiyle İslam'la ilgili olumsuz ve çarpıcı içerikler üreterek halkın zihinlerinde önyargılar oluşturabiliyor. Çelik, bu yanlış bilgilendirmelerin etkisiyle toplumda Müslümanlara karşı bir nefret iklimi yaratıldığını ifade etti.
Ömer Çelik, açıklamalarında şunları da ekledi: “İslam düşmanlığı, toplumlara zarar veren bir virüs gibidir. İnsanlar arasındaki birlikteliği zedeler, barış ve huzurun kaybolmasına neden olur. Bu tür düşmanlıklar, hoşgörüsüzlüğün, anlayışsızlığın ve yahut başka bir inanca olan saygısızlığın artmasına yol açar.” Bu bağlamda, İslam düşmanlığı, sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için bir sorun haline geliyor. Zira, farklı inançlara bakış açımız, insanlık haliyle barış içinde bir arada yaşamamızın en önemli temel taşlarından biridir.
İslam düşmanlığı karşısında atılması gereken adımları savunan Ömer Çelik, toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğine vurgu yaptı. Eğitim kurumlarının, medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının, önyargılara karşı açık bir diyalog ortamı oluşturması gerektiğini belirtti. Özellikle eğitim sisteminin, genç bireyleri farklı inançlara ve inançsızlara karşı saygılı bir şekilde yetiştirmesi gerektiğinin altını çizdi. Çelik, “Önyargılara karşı durmak, herkesin sorumluluğudur. Bu mücadelede sadece Müslümanların değil, tüm inanç gruplarının ortak bir çaba göstermesi gerekiyor” dedi.
Çelik’in İslam düşmanlığı konusundaki uyarıları, sadece Türkiye'deki değil, dünya genelindeki Müslümanların yaşadığı zor koşulları da kapsıyor. Cinsiyet, etnik köken ve inanç farklılıklarının göz ardı edildiği bir dünya, çatışmaların ve krizin artmasına sebep oluyor. Müslümanların, barışçıl bir yaşam sürme hakkının göz ardı edildiği, haksız yere damgalandığı ve toplumdan dışlandığı bir ortamda, bu tür söylemlerin giderek daha yaygınlaştığını görmek, kaygı verici bir durum.
Ömer Çelik, son olarak, herkesin eşit haklara sahip olması gerektiğini ve bu eşitliğin sağlanması için kirli siyasetin bir kenara bırakılması gerektiğini vurguladı. İslam düşmanlığının sona ermesi için ortak bir mücadele verilmesi gerektiğini söyleyen Çelik, “Birlikte durmalı, farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görmeliyiz,” dedi. İslam düşmanlığını eleştirirken, bunu yaparken ayrıştırmadan ve düşmanlıktan uzak durmak gerektiğinin altını çizdi. Bu tür söylenlerin, yalnızca bir inanca değil, tüm insanlığa karşı beslenen bir nefretin parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Sonuç olarak, İslam düşmanlığının yayılması, sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için bir tehdit. Ömer Çelik’in açıklamaları, bu konuda yapılması gerekenler üzerine önemli bir çerçeve sunuyor. Farklı inançlar ve kültürlerin hoşgörüyle bir arada yaşaması için toplumların kendilerini yeniden gözden geçirmesi, önyargılardan arınması ve diyalog kapılarını açık tutması gerekiyor. Bu mücadele, sadece bir dine ait bireylerin değil, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur.